11.evin 3 aşamasını şöyle sayabiliriz:
- Madde Seviyesi: Kristalize güç en yoğun olandır, o yüzden bu seviyede fanatikler, tarikatçılar çoğunluktadır. Dogmatik fikirleri benimseyenler, uzlaşmaya yanaşmayanların seviyesidir. Farklı düşünenler dışlanır ve yargılanır. Arkadaş demek sadece aynı fikri paylaşmak demektir, paylaşmayanların hepsi düşman olarak ilan edilir. Seçilmiş olanlar; teoride: “Biz iyi olanlarız, onlar kötü olanlar.” Bu seviyedekilerde bir seçicilik söz konusudur; “bu elit, o asosyal, bu sosyete, şu dinsiz” gibi.
- Duygu Seviyesi: Sevgi ve duygular sadece aynı şeyleri hisseden kişilere yönlendirilir. Sadece aynı fikirleri paylaştıklarıyla kendilerini iyi hissederler. Sürekli arayış içerisindedir, doğru arkadaşları bulma adına ve onlara da sıkı sıkıya bağlanılır ve hayal kırıklığına uğranılır; beklentileri doğru çıkmayınca.
- Ruh Seviyesi: Bu seviyede adil bir şekilde kişi kendini arar diğerlerini olduğu gibi kabul ederek. Aynı fikirdeki insanlarla dostluklar kurulur, bir ideoloji paylaşılır genel görüş üzerinde noktaların uyumlu olduğu ve insanlık adına çözümlerin ve görevlerin paylaşıldığı. Kişi kendi orijinalitesinden emindir ve o yüzden de diğerlerine de tolerans gösterebilir. Bu seviyede “orijinalin uyumu” sağlanabilir.
Madde seviyesinde kişi amaç güdümlü ilişkiler arar, herhangi bir konuda ona avantaj sağlayacak. İş ve çevre arkadaşları seçilir onları bir yere getirecek. Diğer tarzda dostluklar önemsizdir onun için, ihtiyaç alanları karşılanmadığında ya da istedikleri gibi davranmadıklarında dostlukları bitirirler. Ama bir şeyler alabilecekleri kişilere sıkı sıkıya bağlıdırlar, hatta peşlerinden koşarlar. Çıkarcı dostluklar bu seviyededir, çıkarlarına hizmet eden dostlar için her şey yapılır bu seviyede. Yalakalar, pohpohçular bu seviyede bulunur. 11.evin bu madde yansımasında etik değerlerden söz edilemez. Dogmatik inançlar, lider arayışları bağımlılık oluşturur kişide.
Kişi; bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde karşısındakine ezici bir güç uygular kendi doğrularını kabul ettirme adına. Entelektüel güvensizlik dışa vurur, kendinden farklı olanları moral yönünden çökertmek ister. Farklılıklara tepeden bakanlar ve kendilerini özel sananlar bu seviyede konumlanmıştır. Güvenin sağlanması da madde ile gerçekleştirilir burada; bir gruba, bir tarikata madde bağlamında ait olarak yıkılmazlığın simgesi olarak. Bağımlılığın gerekçesi vardır; mesela maddi gelir elde ediliyordur ait olunan tarikattan gibi.
Duygu seviyesinde kişi 11.evde bir arkadaş çevresi edinmek ister, ait olduğunu, anlaşıldığını ve kabul görüp, kendini iyi hissettiği. Çoğu gerçek dostlukların arayışındadır; kendi umutlarını, özlem ve hayallerini onlarla birlikte gerçekleştirebileceği. Aynı fikirleri paylaşan insanlardan oluşan gruplar kurulur, “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” türünden. Dışarıya duvarlar örülür, fikirlerin onaylanmadığı kişilerin giremediği bir grup. Aynı fikirleri paylaşmayan kişiler tarafından dışlandığını düşünüp oluşturdukları ve böylelikle kendilerini güvende hissettikleri türden bir grup. Sadece kendi gibi kişilerin yaşadığı bir kale oluşturulur, hayattan kendilerini geri çektikleri ve yaşama çirkin gözüyle bakıp, günlük yaşamdan kaçtıkları bir kale. 11.ev onlar için bir kaçış kalesine dönüşebilir. Kimisi bu seviyede özellikle fikirlerini döküp paylaşabileceği gruplar arar, kişiliklerinin onay görmesi adına.
Ama çoğunlukla hayal kırıklığına uğranılır, çünkü saf duygular bu evin simgesi değildir sonuçta. Sadece ruhani insanlara yanıp tutuşmak değil bu evin amacı aynı zamanda o kademeye varabilmektir onları örnek alarak. Olgunlaşıp büyümenin evidir 11.ev. Yerinde saymanın, başkasını yüceltmenin evi değildir. Başkasını yüceltmek aynada aksını görmekle eşdeğer değildir, kendini yücelttiği insanda görmek değildir. Bu yüzden içlerinde bu potansiyeli barındıranlar bunu arkadaşlıklarına aktararak büyük hayal kırıklıklarına uğrayabilirler, içlerindeki ışığı onlara tutana kadar kendilerinden esirgediklerinden.
Bunu yaptıklarında tamamen kendilerini boş, yanlış anlaşılmış ve de aldatılmış hissedip tüm insanlıktan şüpheye düşebilirler. Hayal kırıklığına uğramış bir 11.ev; duyguların sevgi üzerinden yüceltilerek nefrete dönüşmesine sebep verir anca. Çoğu grup ve dostluklarda bu yüzden yıkılmıştır zaten. İşin içine güç temaları, kıskançlık ve sert prensipler girdiğinde iyice tehlikeli bir hal alabilir. Bu durumda her pahasına haklı olmak ister, kavga eder, en küçük hissini nefrete dönüştürebilir; dünya yıkılıyormuşçasına. Kavga esnasında sevgi, anlayış ve güven gittiğinde kaybedilir. Acil uzlaşmaya gidilmelidir. 11.evin asıl amacı “ruhların uyumu” oluşundan; bırakmayı öğrenip, diğerinin de durduğu yeri kabul etmeli, bizden kat kat farklı biri de olsa onu olduğu gibi kabul etmekte yatar 11.evin sırrı. Her kafadan bir sesin değil tek sesin evi olmasından ötürü, ortak nokta bulunmalı ayırıcı değil birleştirici olan. Duygu seviyesi genelde krizlere götüren seviyedir, kişinin kendi gelişimindeki grupla sağlanamayan anlaşmazlıkların olduğu ve sonunda onu öbür seviyeye taşıyan.
Ruh seviyesi insanlığın ve ahlakın en yüksek kademesidir. Bir hava elementi oluşundan 11.ev gelecekle ilgilidir. Kişi geçmişten getirdiklerini bir kenara bırakıp, gerçek doğruya tüm insanlık adına ilerlemelidir, tüm idealleri gerçekleştirme adına. Tüm problemler insanlık, teknik ya da ekonomik açıdan birlik içinde çözülebilmelidir. Burada yaratıcı olunup, farklı fikirler ortaya atılır ve değerlendirilir insanlık adına fedakârlık sergilenerek. Anca böyle organize olunur; insanlar arasında ilişkiler oluşturulabilir, yeni ideolojiler gerçekleştirilebilir, iletişim ağları kurulur, global farkındalık yaşanır yani özet olarak kova çağı gereksinimleri gerçekleştirilebilir. İdeal arkadaşlık ya da grup; karşılıklı güven, yüreklendirme ve kabul demektir kimseye zarar vermeyi istemeyen. 11.evde ruhların birliğini görürüz, gerçek kardeşliğin evi ve herkesin kendi bilgisini getirip sunduğu ve değer gördüğü. Kişi bu seviyede hayal kırıklığına uğramadan kendini tanır, yerini kabul eder dünya üzerinde ve anca böyle devrimler oluşur tüm olma adına.
Bu seviyeye iç savaşsız gelinemez; kişi önce bir başkasını kendi gibi kabul etmeyi öğrenir, kendinden bir parça gibi ve zamanı geldiğinde yoluna gitmesine izin verebileceği. Tolerans seviyesi o kadar yüksektir ki bu seviyede, diğerinin de kendi hayatını kurmasına müsaade edip hatta yardım edebileceğimiz derecede bu seçtiği hayatı biz beğenmesek hatta bize uymasa bile. Böyle bir dostlukta önemli olan, kendin olmaktan vazgeçmemek ve bu ilişkiyi saçma dayatmalarla yok etmemek. Bu seviyede ki bir kişi; dünya dışı bir varlık gibi görünür, normların dışındadır ve üstündedir ve tüm dünyaya örnektir.
Louise Huber tercüme KuKi