İslam’da Astroloji


“Nörolog Tommy Neider (Harvard MİT’den ihtisaslı) yaptığı çok ilginç bir tıbbi araştırmada gökcisimlerinin her birinin insan beyninde çekirdek adı verilen bazı merkezlerde etkili olduğunu buluyor. Beyindeki çekirdeklerin birbirine olan oranları ve dizilimlerinin Güneş sistemindeki gezegenlerin birbirine olan oranları ve dizilimleriyle manaca benzer ve uyumlu olduğunu görüyor. Yani her gezegenin beyinde karşılığı olan bir çekirdeği var.

Beyin tamamen homojen bir yapıda değil. Gri ve Beyaz cevherleri var ve bunların arasında sadece bir tane kırmızı renkli bir çekirdek mevcut. “Nucleus Rubrum” adlı bu çekirdeğin, gökyüzündeki tek kırmızı renkli olan Mars gezegenine karşılık geldiğini keşfediyor. Deneysel olarak beyindeki bu merkeze elektrik uyaranı verildiğinde öfkelenme, sinirlenme, denge kaybı, düşme veya kazalar meydana geliyor. Astrolojik olarak Mars’ın manası da benzerdir. Yani makrokozmos aynı şekilde mikrokozmos olarak insan beyninde mevcut.”
*-*

Psikoloji ilmi, çeşitli safhalardan geçerek ilerlerken, dillerdeki huy, karakter ve meyil isimlerinden yararlanmıştır. Geleneksel tıptaki dört suyuklar öğretisi, insanların bedenlerindeki sıvının karakterine uygun bir mizaca sahip olduğunu kabul etmekteydi. Bu görüşe göre dört çeşit insan vardı ki, bunlar; vücudunda çok kırmızı kan taşıyan sıcak kanlılar, çok safra taşıyan soğuk kanlılar, çok siyah kan taşıyan melankolikler ve çok beyaz kan taşıyan uyuşuklar gibi genel tiplerdir.

Nefs, kalp aynasının bedene dokunan karanlık yönüdür. Ruh ise kalbin ötelere açılan latif ve parlak yüzü. Nefs kalpte bulunan bilinç ve hisse çeşitli manaları tattırır. Mesela bedenin açlığı, susuzluğu gibi ihtiyaçları olmasa ruh muhtaçlığını bilemezdi. Yine korkuları olmasa Alah’a sığınma gibi manevi bir hissi yaşayamazdı.

Her eş kendisini başkasıyla kıyasladıkça tanır ve tanımlar. Kendisinden daha yavaş kanlı birisini beklerken kendisinin bekletilmeyi sevmeyen biri olduğunu düşünür. Çok konuşan birini dinlerken, kendisinin fazla çene çalmaktan hoşlanmadığını fark eder. Eli sıkı birini görünce kendisini cömert hisseder. Ancak insanın bir kusuru vardır ki; bu da kendisi hakkında pek dürüst olamamasıdır. Çoğumuz kendimizi merkezde ve mükemmel görüp başkalarını aşırı uçlarda ve kusurlu buluruz. Bu yüzden bizimle başkaları arasında hakemlik yapacak tarafsız ve dürüst bir mihenk taşına ihtiyaç vardır.

Astroloji ilmi hiç kimseye imtiyaz tanımadan herkesi dürüstçe inceler, tahlil eder. Dobra dobra konuşan ve en acıtıcı ifadeleri çekinmeden haykıran bu sihirli ayna, buz gibi soğuk bir yüze ve keskin bir dile sahiptir. İnsanların çoğu bu sivri dilli aynadan kaçar, kendisini incelettirmek istemez. Oysa hayat kendimizi tanımamızı sağlayan, kusurlarımızı önümüze döküp gösterici olaylarla doludur.

Olayları kendi benliği açısından değerlendirip, kendisini haklı başkalarını haksız görmeye devam edenler, hayat döngüsünün görmekten kaçındığımız kusurlarımızı bir çığ gibi sarıp büyüterek tekrar tekrar önümüze getirdiğine şahit olmak zorunda kalırlar. Eğer kendimizi tanıma konusunda elimizdeki ipuçlarından dürüstçe yararlansak, kendimizi kısa yoldan düzeltip hayatımızı hatalar kısır döngüsünden kurtarabiliriz.
*-*

Kişinin karakterini pek çok unsur etkileyerek farklı özellikler katar. Özellikle kişilerin Jüpiter, Satürn konumları içsel ideallerine genel hatlar çizer. Mesela Satürn’ün düştüğü burç mizacımızın en fazla baskıladığı ve saplantılar yaşadığı bir konuyu işaret eder. Jüpiter ise kahraman maskemizin en abartılı figürünü çizer.

Mesela kişinin Satürn’ü boğada olsun, bu yüzden boğazına, keyfine ve mala düşkün olmayı, küçümsemekte ama bir yandan da bunları bir şekilde yapmaktadır.

Şimdi bu kişi Güneş ve Ay’ının düştüğü burçlara bağlı olarak bu özellikleri değerlendirir, kendisi hakkında bir kanaat sahibi olur ama bu kanaati gerçeği yansıtmaz.
*-*

Birçok farklı ve zıt özelliğe birden sahip kişiler, kendilerini eleştirir, sorgular, tuttukları yolun doğruluğundan tereddüt ederler. Çünkü bir olaya birçok açıdan bakabilecek geniş bir görüşe ve kendilerini sınırlayacak sorumluluk duygusuna sahiptirler. Bu kişilerin hayatta kolay başarılardan ve tuttuklarını koparmaktan mahrum oldukları da sıkça görülür. Çünkü bu kişilerin bir amaçları diğer bir değerleriyle çelişir, tereddüde sebep olur. Ancak bu onlar için hayırlıdır. Böyle kişiler kolay başarılardan mahrum kalır ancak kendilerini geliştirecek uzun emeklerden sonra hakiki tatminlere erişebilirler. Elbette başarıya ancak; kendilerine acıma ve ümitlerini kesme davranışlarına sapmayıp, inançlarından gelen değer yargılarına güvenmeleri durumunda ulaşacaklarından şüphe etmemelidirler.

*-*

Kişinin bir burcun özelliklerini tam olarak taşıması ancak, kişinin birçok özelliğinin birbirini aşırı derecede benzer ve destekleyici olmasıyla mümkündür. Mesela kişinin Güneş, Merkür ve Venüs’ü aynı noktada birleşmiş olması gibi. Recep Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül gibi. Recep Tayip’in üç gökcismi balıkta. Abdullah Gül’ün üç gökcismi ise akrepte birleşmiştir.

Böyle kişiler belirgin bir karakter taşırlar; hep aynı tavırları sergilerler, baskın bir karizmaya sahiptirler. Başarıları, bu karakterle uygun manada olur. Mesela balık çözünme, dağılma demektir. Recep Tayyip’in başarısı, siyasi çözünme ve partisinin dağılması ile gerçekleşmişti. Yine balık, zulme uğramak ve hapse girmek gibi manalara elverişlidir. Abdullah Gül ise kulis faaliyeti, gizli muhalefet ve siyasete yatkın karakterdir. Başarısını da bu yolla elde etmiştir. Ancak bunların sonları da benzer sebeplerden olacaktır. Dünyanın işleri böyledir, herkes çıktığı merdivenlerden iner.

İslam’da Astroloji - H.Kübra Ergin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iZ BıRaK ...