Satürn Gezegeni
İskelete benzer görüntüsü ve öldürücü orağı ile Yaşlı Zaman Baba, kuşkusuz çoğu okuyucuya tanıdık gelecektir. Bu, Satürn'ün sembolik cephesiyle üstlendiği birçok görün¬tüden yalnızca biridir. Eski Yunan'da Kronos olarak bilinirdi. Bir elinde gereklilik ve ebediyet çemberini, diğer eliyle de ölüm simgesini tutardı. Böylece ebedî biçim, küre ve işlev değişimini simgelerdi. Eski İbranîlerde, Satürn'e Şebo adı verilmişti. Bu, kelimesi kelimesine tercüme edildiğinde "yedi" anlamına gelen bir sözcük olup, Aş-Şeb'den türetilmişti. Aş-Şeb yaşlılık yıldızı anlamına gelir ve bu gezegenin simgesini bu şekilde ifade eder.
Kabalistik olarak, Satürn gezegeni, sessiz meditasyonu temsil eder ve dolayısıyla, büyük insanın işitsel vasıflarına karşılık gelir ve bu nedenle de insanlığın yapısallığı kapsamında duyma, dinleme, vb. duyu ve güçlerini temsil eder. Sonuç olarak bu yıldızın Kabalistik kavramlaşmasının mistik önemini, sessiz meditasyon şeklinde görmekteyiz. Meditasyon yapmak için sessizlik şarttır; dinleme, duyma bu şekilde ortaya çıkar. Meditasyon, zihnin, ruhun ilhamlarına kulak vermesinden başka bir, şey değildir.
Ezoterik planis-ferde, Satürn, melek Kasyel olur; Kasyel, astral ışıkta yansıtma perisidir. Ayrıca, bize tüm teolojik gizemlerin okült cephesini de gösterir. Bu gezegenin kendini her şeyden yalıtmış hermit (münzevî) şeklindeki Orta Çağ tasviri bundan kaynaklanır. Tarot kartlarında, bu cephesinin simgelendiğini görürüz.
Astrolojik açıdan, Satürn gezegeninin, tüm gezegenlerin en güçlüsü ve olumsuz eğilimlisi olduğu söylenebilir. Buna, etkisinin fark edilmeyen, süptil bir biçimde gelen kendine özgü karakterini eklemek gerekecektir. Akışı, etkisi altına aldığı kişilerin fiziksel organizmalarının yaşamsallığına bu yolla tesir eder. Mars, bir şimşek gibi kendini gösterir; herkesin bir şeylerin kesinkes yanlış olduğunu anlamasını sağlar. Satürn ise, tam aksine davranır: Doğası, yavaş ve sabırlıdır. Saklıdır, gizliden gizliye hareket eder. Dünyamızdaki acüarm en azmdan bir kısmı, bu gezegenin eylemlerinden kaynaklanır.
Ve aslında insan yaşamının acılarının onda dokuzunun Mars'la Satürn'ün olumsuz ışınla¬rının bir araya gelmesinden kaynaklandığı söylenebilir. Mars, tutkulu biçimde ve düşünmeksizin suç işler ve nadiren önceden tasarlanmış yanlışlardan sorumludur. Satürn ise aksine plânlarını uygulamaya koymadan uzun uzadıya düşünür ve nadiren hata yapar.
Entelektüel düzlemde, Satürn, ben merkezli duyguların üst grubunu ve yansıtıcı niteliklerin tamamını yönetir. Bu akışın etkisinde olanlar çekingen ve kapalıdırlar; konuşmaları ve eylemleri yavaştır. Düşünmenin en yüksek biçimini ortaya koyan kişilerdir ve bunun sonucu, çalışkan, bilimsel ve kapalı biçimde akıl yürüten insanlardır. Genelde kendi başlarına olma eğilimindedirler; çünki hermit, bu gezegenin eyleminin esas tipidir. Tüm okült çalışmalarda kolaylıkla ilerlerler.
Fiziksel düzlemde, Satürn'ün verebileceği yegâne olumluluk, zihniyeti güçlendirmek, tutkuları soğutmak ve bu etki altında doğmuş olanları kendilerine özel ilgi alanlarında bencil, dikkatli ve özenli hâle getirmektir. Bir kişi bu özelliklere sahipse, son derece talihli olduğu söylenebilir çünki bu gezegenin hemen tüm bakışım ve pozisyonları bir armağandan çok bir talihsizlik gibidir. Doğası, soğuk ve bencildir; kişiyi çoklukla sefil bir ortama sürükler.
Jüpiter Gezegeni
Sembolik cephesiyle, Jüpiter'in eski Yunan'da Jov, her şeyin göksel babası olarak evrensel anlamda tanındığını görmekteyiz. Çok daha uzağa giden Arî sembolizminde ise Jüpiter "Göklerin, Cennetin babası" şeklinde karşımıza çıkar. Hem eski Yunan hem de Arî kavramlaştırmaları özdeştir. Kuzeyin güçlü oğullarının daha farklı anlayışlarında, Jüpiter gezegeni Thor olarak değerlendirilir; Saksonların Thorsday'inin ve modern İngilizce'nin Thursday'inin bu gezegenin yönettiği bir gün olduğu kabul edilir.
Kabalistik olarak, Jüpiter gezegeni, büyük insanda eterik soğurumu simgeler. Bu nedenle, insanlığın bedeni içinde tütsü ya da kokunun gücünü anlatır. Bu, gelişmiş ruhun Doğanın incelmiş aroma.tik özlerini algılayıp katışmasını sağlayan duyudur. Ezoterik planisferde, Jüpiter, göksel Zekerya ya da Zadkiya'ya dönüşür ve böylece kayıtsızlığın yansız ruhunu temsil eder. Bu kapasitesiyle hakemlik ilke ve felsefesini, rahatsız edici kuvvetlerin çekilmesiyle kuşkusuz dengenin oluşumunu gösterir. Eterik soğurmanın vasıflarının simgesi şeklinde, Musa'nın kitaplarının Kabalist yazarları, tapınak etkinliklerinin kutsal törenlerinde tatlı, hoş kokuların Rab tarafından kabul gören bir şey olduğunu belirtirler.
Astrolojik olarak, Jüpiter gezegeni en büyük gezegendir ve Satürn'den sonra, güneş sistemimizdeki en güçlü gezegendir. İnsan yaşamında hakikaten iyi ve şefkatli olan tüm şeyleri simgeler. Eylemleri gerçekten soyludur. Satürn'ün çekingenliğinden, Mars'ın küstahça atılganlığından uzaktır. Jüpiter'in asil oğlu, etrafındaki atmosferi, güler yüzlü bir sıcaklıkla doldurur. Ruhu, dürüst, iyi, doğallıkla dolup taşar. Asla art niyet besleyemediği için, başkalarında da bundan kuşkulanmaz ve sık sık başkalarının plân ve iki yüzlülüklerinin kurbanı olur. "Düzenbazlığı kanıtlanana dek her insanın dürüstlüğüne inanmalı" deyişinde, bu gezegenin doğası kendini ifade eder: Düzenbazlık kanıtlandıktan sonra da, onu cezalandırmadan önce, bir iki kez bağışlar.
Entelektüel düzlemde, Jüpiter yüksek ahlaksal doğayı simgeler, insancıl nitelikleri anlatın Tüm soylu ve insanlığa hizmet amacı güden kuruluş ve girişimlerin ardında o vardır. Jüpiter akışının yönettiği kişiler, insan doğasının en yüce biçimini ifade ederler. Bu gezegenin etkisinde, gerçekten de soylu bir yön vardır. Bu, baba, din adamı ve hükümdarın bir bileşimidir. Jüpiter insanları, beşeriyeti, genel yoksunluklarından kurtarmak için gayret gösterirler. Entelektüel düzlemde, bu kişilerde daima ince bir tefrik yetisi bulunur. Bu nedenle nadir rastlanan bir adalet anlayışına sahip olurlar ve bu onları insan sarrafı yapar. Hata yapıyorlarsa, bu hep merhametlerinden kaynaklanır.
Fizik düzlemde, Jüpiter bir doğumu yönettiği takdirde büyük bir talih anlamına gelir: Aklı başında, erkeksi, yönetici bir oluşum meydana getirir. Bu kişi, konuşmasında dolaysız ve güçlüdür ancak aynı zamanda da nazik ve sempatiktir.
Mars Gezegeni
Bu gezegen, tüm diğer gezegenler arasında, sembolik olarak eski dünyada tanrısal onurların bir ifadesi olarak görülürdü. Mars, kuzeyli atalarımızın, tüm tanrılar içinde en büyük içtenlikle tapındığı bir ilâh olmuştur. O dönemlerde en büyük şan, büyük bir savaşçı olmaktı. Dolayısıyla, Mars, evrensel karakteriyle, savaş tanrısını simgeledi. Aynı zamanda, göksel demirci Volkan olarak da düşünüldü. Jov'un (Jüpiter) şimşeklerini üreten oydu. Bu, Mars'ın demir, çelik, ateş ve sivri uçlu silâh ve gereç üzerindeki hâkimiyetine işaret etmektedir.
Kabalistik olarak Mars gezegeni, büyük insandaki besleyiciliği temsil eder ve bu nedenle beşerî yapıda tat alma duyusuyla ilgilidir. Ezoterik planisferde, Mars melek Samael'e (Zamael) dönüşür ve bu düzlemde, bu ruhun en yüce vasıfları kendini gösterir. Bu şekilde, yaşam dalgasının daha yüce, daha ince ve çok daha süptil özlerini idrak güç ve yeteneği kazandırır ve soğurma ile sindirim güçleri üzerinde hâkimiyeti mümkün kılar.
Astrolojik olarak ele alındığında, astral dışavurumunda Mars, acımasızlık ruhunu'simgeler. Kan dökülmesi ve ayrımsız yıkım da bu kapsamdadır. Gerçek bir Mars çocuğu su katılmamış bir dövüşçüdür ve asla rakibini yenme anındaki kadar mutlu değildir. Bu tartışmalı ruh durumunun bir örneği Büyük Britanya tarihinde vardır. İngiltere'yi Koç burcu yönetir -Mars'ın esas burcudur- ve tipik bir İngiliz, bir Mars insanıdır. Hiçbir araştırma, Mars'ı, Kabadayı "John"dan iyi özetleyemez. Sürekli birileriyle savaşır ve kara ve denizlerdeki binlerce yıllık tarihi, pek az başarısızlığın yer aldığı parlak zaferlerden oluşur.
Entelektüel düzlemde, Mars, girişim ruhunu, cesaret ve enerjiyi temsil eder. Bu yıldızın tuzu biberi olmadan, bütün erkekler, eylemsiz, kadınsı ödleklere dönüşürlerdi. Mars akışının yönettiği kişiler, yüksek ölçüde mekanik insanlardır ve baş edilmez, yorulmaz bir enerji ve potansiyel iradeye sahiptirler.
Fiziksel düzlemde, Mars, bir biçimde demir ve çelik üretimine katılan tüm şeyleri simgeler. Tüm Mars insanları, keskin gereçlerin, demir ve ateşin kullanıldığı işleri yeğlerler; kasap, berber, denizciler vb. gibi.
Mars kişilerini Satürn kişileriyle karşılaştırdığımız zaman, kutupsal karşıtlar olduklarını gözleriz. Satürn karakteri, ağır ağır ilerleyen, kişiyi için için kemiren bir hastalığa benzetilecek olursa, Mars karakteri denetim dışı kalmış bir ateşli hastalığı andırır. Ne ya da kim olurlarsa olsun, Mars kişilikleri gururlu, kuvvetli, vahşî tabiatlıdır ve acımasız ve yıkıcı bir yönleri de bulunur. Öte yandan dostlarına karşı cömerttirler ve arkadaşlık ortamlarından çok hoşlanırlar. Hakikî bir Mars insanının genel tanımı aşağı yukarı şu şekildedir: orta boy, kuvvetli, sağlam bir beden, pembe yüzlü, delici bakışlar, köşeli bir çene, kalın kemikli, kararlı bir yüz, aceleci, kavgaya açık bir ruh hâli. Saç rengi değişkendir ama ateşsel bir ışıltı belirgindir.
Güneş
Gündüzün şanlı yıldızının sembolik cephesi hiç kuşku yok ki, insanlığın ilkel ırklarının dikkat, hayranlık ve tapınınımı öncelikli olarak çekmişti. Doğadaki her şey ışıltılı güneşin varlığına ve dostane desteğine dayanıyordu; onsuz ne varoluş ne de yaşam mümkündü. Güneş'in İbranîce ismi olan Aşahed'in tam anlamı "bereket veren ateş" şeklindedir. Güneş gibi bir yıldız için ne kadar uygun bir isim.
Bu küçük çalışmalarda, Güneş'ten kaynaklanan çok çeşitli mitolojilerle ilgili sayısız örnek konusunda dar kap¬samlı bir anlayışı sunmak dahi olası gözükmüyor. Bu nedenle yalnızca Mısır'ın Osirîs'ini, Hindistan'ın Krişna'sını, Kalde'nin Belusünu ve Pers ülkesinin Ormazd'ını, Güneş'in değişik kişileştirmeleri olarak anımsatmakla yetineceğiz.
Kabalistik olarak Güneş, her şeyin merkezî spiritüel kaynağını temsil eder. Büyük adamın tanrısal Egosudur ve bu nedenle yaratıcı gücün ruhsal potansiyellerini simgeler. O, ruhsal ya da geçici tüm eşyanın büyük "Benim"idir ve kendi içinde, Yaşamın ışık ve sevginin koruma haznesini teşkil eder. Ezoterik planisferde, Güneş büyük yüce melek Mikail'dir. Şeytanı mağlup eder ve madde yılanının başını ezer. Bu sebeple de Güneş, kudretinin alevli kılıçlarıyla yaşam yolu ve ölümsüzlüğün koruyucusudur.
Bu anlamda Güneş, kozmosun pozitif, saldırgan ve yönetici kuvvetlerini temsil eder, çünki Güneş'in kuvvetleri elektrikseldir.
Astrolojik bakımdan, Güneş, tüm fiziksel eşyanın merkezî yaşam ilkesini meydana getirir. Akışı, her beşerî organizma içindeki fiziksel yaşamsallığın mutlak ölçüsünü belirler. Güneş ışını, olumsuz yıldızların uyumsuz bileşenlerince bozulmadığı sürece, bu etkiler üzerine doğacak birey, sağlam bir yapıya sahip olacaktır. Bu hâl, özellikle Güneş doğum anında yükselen ile meridyen arasında bulunuyorsa ya da diğer bir deyişle gün ışığının artmakta olduğu süre kapsamında yer almışsa çok daha geçerlidir ki, gün doğumundan öğle üzerine dek geçen süreye karşılık gelir.
Entelektüel düzlemde, Güneş, bencil duyguların yüksek grubu ile ahlaksal niteliklerin alt grubunu yönetir. Bunların ilki sağlamlık ve özgüvenle temsil edilir, ikinci grubu ise, ümit ve vicdanlılık tanımlar. Bu akışın yönetimi altında doğanlar beşeriyetin doğuştan liderleridir. Yüce zihinli varlıklarıyla, yönetmek için tanrısal haklarını beyan ederler. Gururlu ve ihtiraslı olmakla birlikte, cömert ve soylu kişilerdir. Tüm vasat, bayağı, küçük eylemlerden nefret ederler. Hakikî yücelmiş insanlığın en yüksek biçimini dışa vururlar.
Fiziksel düzlemde, yıldız haritasında Güneş'in konumu, hayatî bir önem arz eder. Bu nedenle erkek çocuk doğduğunda hayat ipliği Güneş'e bağlıdır. Bu esnada olumsuz ışınlar yoğunlaşacak olursa, karşıt etkiler araya girmediği sürece, ömür kısa olur.
Venüs Gezegeni
Mitolojik ve sembolik cephesi itibarıyla Venüs, dünyanın her yerinde, Sevgi ve Bilgelik şeklindeki çift karakteriyle saygı görür. Parlak sabah yıldızı, gururlu lüsifer, odur. Bilgelik habercisi, bilgelik perisi odur. Ve gerçekten de gökyüzündeki yıldızların hiçbiri günün habercisi olarak ışıldayan Venüs'ün parlaklık ve şanıyla kıyas edilmez. Sevgi tanrıçası olarak da aynı ölçüde dikkat çekicidir. Eski Yunanlılar, Venüs'ü, Kutsal Boğası Taurus'un boynuzlarını kuşanmış Afrodit olarak da resmetmişlerdir.
Kabalistik olarak, Venüs gezegeni büyük, arşetipik insanın ruhu içindeki Sevgi unsurunu gösterir ve bu nedenle bedenlenmiş insanda da hissetme melekesini temsil eder. Dolayısıyla, beşerî yapılaşmanın nazlı, zayıf, dişil kısmım da o simgeler. Ezoterik planisf erde Venüs göksel Anael, astral ışığın prensi olarak karşımıza çıkar. Bu karakterinde, onun dönüşüm güçleri ile "kuvvetleri muhafaza" özelliklerini de gözleyebiliriz. İsis vasfıyla, astral akışkanı bir durağanlık, bir dinlenme hâlinde temsil eder. Bu haliyle olmak üzere bekleyen şeylere (Kutsal Ruh'tan) hamiledir. Anael, aynı akışkanı eyleme geçmiş olarak gösterir. Böylece Ay ile Venüs'ün, evrenin ruhu kapsamında, iki hareket tarzının Kabalistik simgelerini oluşturduğu söylenebilir.
Astrolojik olarak, Venüs gezegeninin akışı, yönetimi altında bulunanları zevk arayışı ve büyük açılımlara götüreceğinden, eğlence, sevinç ve şenlikleri simgelediği söylenebilecektir. Venüs bilhassa, toplumsal zevkleri yönetir. Venüs etkisi altında doğanlar için, balolar, partiler, konserler ve davetler dayanılmaz bir cazibe yaratır. Kadirim horosko punda Venüs olumsuz bakışımlar almışsa, kuvvetli karşıt ışınlar bulunmadıkça, kişi "talihsiz" olur ve erdemini yitirir. Bu yüzden Venüs'ün konumu çok önemlidir.
Entelektüel düzlemde, Venüs, evcil niteliklerin üst vasıfları ile ideallerle ilgili, sanatsal ve müziksel duyguları kontrol eder. Venüs akışının yönettiği kişiler, müzik, sanat ve şiirde ileri gider ve incelmiş başarılarıyla dikkat çekerler. Fakat aynı zamanda hakikî bir ahlâkî güce sahip değillerdir. Onları, güdüsel biçimde duygu ve heyecanları, tutku ve arzuları yönetir. Arzuları şahlandığı zaman, sağduyunun ortadan kaybolması dikkat çeker. Bu nedenle, Venüs uyumlu ışınlar tarafından korunmadığı takdirde, pohpohlanma ve duygusal anlamsızlıklar tarafından yoldan çıkma tehlikesi büyüktür.
Fiziksel düzlemde, Venüs en çok, kişinin zihnini yönetir. Toplumsal yaşamla ilgili kuvvetli alışkanlıklar oluşturur ve dans, müzik ve resim gibi alanlara yöneltir. Aynı zamanda, iyi tabiatlı, sevimli, ince ye şefkatli bir mizaç da oluşturur. Bu akışın yönettiği erkekler kadınların sevgilisi olur, ancak sebat ve öz denetim konularında hayli yetersiz kalırlar. Kişi erkekse, kendini sık sık belâlı maceralar içinde bulur ve aşırılıklara kaçması da olasıdır.
Merkür Gezegeni
Sembolik yanıyla Merkür gezegeni en çok "tanrıların habercisi" olarak tanınır. "Ayağına hızlı Merkür'le ilgili binlerce mitolojik öykü yaratılmıştır.
Eski Yunan'ın zengin imgeselliğinde, Merkür'ün ruhu, güçlerini göstermeye her zaman hazır biçimde sergilenir. Eylemleri bazen yaramazca da olsa, genelde yararlı şeylerdir. Eskilerin merkezî fikrinin, Merkürgil zihnin yorulmak bilmez etkinliklerini tipikleştirmek ya da dışsal anlamda ifade şeklinde olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle, başına ve ayaklarına kanatlar yerleştirilmiş.
Kabalistik olarak, Merkür gezegeni algıyı sembolize eder. Bu nedenle, göksel adamın büyük bedeninde görme gücünü temsil etmektedir. Bu insanlığın içindeki kendi şuurunda olma gücü ve görme, algılama ve akıl yürütme yeteneğidir. Ezoterik planisferde, Merkür'ün, bilgelik ve sanat dehasının, melek Rafael'e dönüştüğünü görmekteyiz. Bu nedenle bu kürenin ezoterik kuvvetleri de beşeriyeti hayvansal düzlemlerden insanî düzlemlere yükseltme eğiliminde olduğunu anlıyoruz.
Astrolojik olarak ele alındığında/ Merkür'ün akışı mantal ve dur durak dinlemeyen bir karakter gösterir. Salt insan icadı olan hiçbir sistem, birincil gezegenlerin en küçük ve en önemsizi gibi gözüken ve neredeyse seçilmeyen bir yıldıza, insanın entelektüel doğasının yönetimini veremezdi. Fantezilerden kaynaklanan bir sistemin bu denli önemli bir zihinsel nitelik grubunu Güneş'e ya da tanrısal Jüpiter'e atfetmesi gerekirdi. Oysa eskilerin deneyimi, onlara ne Güneş ne de Jüpiter'in böyle bir etkiye sahip olmadığını göstermişti ve astrolojinin doğruları, yüzyıllara yayılmış bu deneyim üzerine kurulmuş ve uygulanmaları için kurallar bu şekilde tanzim edilmişti.
Merkür'ün nitelikleri Amerikan deyişi "ayağa kalk ve yap"la çok iyi ifade edilmiş olur. Çünki enerji entelekt ve temkinsizlik, katışıksız Merkür kişisinin başlıca karakteristiklerini oluşturur. Onun ışıltılı zekâ ve becerisi için çok sıcak da çok ağır da yoktur. Onun bereketli beyni için, başarılması çok zor diye bir şey de bulunmaz. ABD, bir bütün olarak, Gemini yani İkizler takımyıldızı Merkür'ün yönetimindedir ve tipik bir Amerikalının yorulmaz enerjisi, ticarî girişim ve kurnazlık yeteneğini, bu yönetici yıldızın katışıksız etkisi kadar iyi ifade eden hiçbir şey yoktur.
Entelektüel düzlemde ise, Merkür gezegeni aslında bilgelik perisidir ve algıyı yöneten mantal niteliklerin bütününü idare eder. Hitabet güçlerini idare eden de yine bu gezegendir. Akışının yönettiği kişiler parlak zekâlı, mucit, esprili, alaycı, bilimsel düşünceli kişiler olur. Kayda değer bir nüfuz etme gücüne de sahip olurlar. Ticaretin tesisine yardımcı bilimlerin tümünde de derin araştırmacılardır.
Fiziksel düzlemde, Merkür beyin ve dili yönetir. Doğum sırasında güçlü konumdaysa, kişinin canlı bir imgelemesi ve kapıcı bir belleği olur. Zihinsel kapasitesi ile ikna gücü de dikkat çekicidir.
Luna'nın sembolik yüzü, tıpkı Güneş'inki gibi, fazla detaylandırılamaz. Gecenin zarif tanrıçası, en eski günlerden bu yana yüceltilir ve tapınım görür. O, her şeyin dişil, üretken ilkesidir. İbranîlerin şiirsel anlayışına göre, Ay, uyku ve değişim hâli anlamına gelen Aşnem ya da Şenim adıyla anılır. Astroloji biliminin bilgisine tam olarak sahip olmadan İsis'in peçesi ardındaki tuhaf gerçekler, asla tam olarak anlaşılamaz. Gel gitin sırrı, hamilelik döneminin gizemleri, dönüşümlü verimsizlik ve verimlilik dönemleri, doğanın tüm bölümleri boyunca bunlara neden olmak üzere meydana gelen manyetik yaşam akımlarının kendi med ceziri, ancak gece yarısı göklerimizin tanrısal ilahesinin anlaşılması vasıtasıyla keşfedilebilir şeylerdir. Bu bilgi, bilgelerin vardığı en yüce noktadır. "Onlar," diyor Buhver Lytton "önce Kaide bilgeliğinin geniş ufku üzerinde ışıyan yıldızsal doğruların keşfine vardılar." Hinduların Çandra'sı, Mısırlıların İsis'i, Eski Yunan'ın Diana'sı ve diğerleri, hepsi, Ay'ı anlatır.
Kabalistik anlamda, Ay, büyük adamın ruhunu temsil eder. Bu nedenle, âlemin göksel bakiresi, mistik uygulamasında Ay'dır. Anima Mundi'nin amblemidir. Ezoterik planisferinde, Luna, Melek Cebrail olarak karşımıza çıkar. Evrensel tabloda, tanrısal İsis olarak ifade edildiğini görürüz. İsis olarak, canın, ruhun en ince gizemlerinin inisiyatriksini (inisiye eden) temsil eder. Ay, astral ışığın biçimlendirici özelliklerini temsil eder. O, aynı zamanda maddenin de temsilcisidir. Böylece ikili karakteri kapsamında, bize tamamen manyetik kuvvetlerini de gösterir ve bu kapsamda, bunlar elektriksel Güneş kuvvetlerinin kutupsal karşıtı gibidirler. Birbiriyle ilişkili olarak kadın ve erkektirler.
Astrolojik olarak ele alındığında, Ay konusunda ciltlerce kitap yazmak mümkündür. Dünyamıza yakınlığı, onunla olan akrabalığı ve hareketinin hızı düşünüldüğünde, Ay'a en yüksek yeri vermekten başka çare yoktur. Yargısal astrolojinin her dalında etkin bir unsurdur. Ay'ın etkisi sadece olumsuzdur, fakat yalnız olduğu, Güneş ve gezegenlerle bakışımı bulunmadığı takdirde, ne talihli ne de talihsizdir. Ancak başka kürelerle konum oluşturduğunda, akışı, abartılı ölçüde güçlü hâle gelir, çünki, bakışım yapan yıldızların yoğunlaşmış etkisini alır ve bize aktarır. Bu nedenle Ay'a göklerin büyük astrolojik vasıtası adı da verilebilir.
Entelektüel düzlemde, Luna, fiziksel duyuları yönetir; büyük ölçüde hayvansal tutkuları da idare eder. Evcil niteliklerin alt biçimleriyle, entelektüel yetilerin alt grubunu o denetler. Ay'ın akışının etkisinin idaresinde bulunanlar doğa itibarıyla çok değişken, boyun eğici ve savunmasızdır. Manyetik bakımdan oldukça hassas kişiler olurlar ve bu özellik de onları pasif ve hayalci yapar. Luna kişilerinin genelde hayli kayıtsız kişiler olduğu söylenebilir. Kuvvetli ya da karar vermeyle ilgili, kesin hiçbir tarafları bulunmaz. Hep harıl harıl bir şey arar gibidirler ya da evlerini bir yerden bir yere taşımakla meşguldürler.
Fiziksel düzlemde, Ay'ın etkisi dönüştürülebilir bir doğa sergiler. Güneş'e ve esas gezegenlere ilişkin konumuna göre, uyumlu ya da uyumsuz olabilir.
İnisiyeler İçin Astroloji - Papus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iZ BıRaK ...