Güç ve aKReP / 8.ev

Kabala-Mistizm-Gül haç-Tapınak
Şövalyeleri-Masonlar-Ortaçağ-Hasan Sabah-Günümüz Güçlü Medya Patronları-Güç Odakları-Tarikatlar Kurtuluş Örgütleri...

Güç odağı olmak?

İnsan yaşamı içinde neden böyle bir şeye gereksinim duyar. Duyması lazım mıdır yoksa duymaması lazımdır demeye gerek var mıdır? Astroloji Akrep burcu yoğun olarak kendimiz ve dışarımız ile etkileşim içinde bulunduğumuz alandır. Ölümüne Cinselliğine Bitercesine Cezalandırırcasına Yok oluncaya Kinlenircesine. Pluto akrep süreci... Belki ayıklamak gerekiyor kendini. Pişmek. Temizlenmek gerekiyor. Sorun belki bendeki hastalık taraftır. Pişme edinimi bu hayat için bir ana damar. Çünkü kan akıyorsa yaşıyorsun demektir. Azap ve tohum yaşamın akışı içinde sarıldığımız battaniyeden bir darağacında İsa gibi çivilenircesine... Güçsüzlük ve güvensizlik arayışında genel olarak çok aktive olduğumuz bu süreç güçlü ve aşırı güvende de olan bir süreçtir. Bu gücümüz hatalarımız olarak lanse edilen ve bir otorite çıkmadıkça elimiz kolumuz serbestçesine yarıp yok ettiğimiz bir evre... Bu güçsüzlüğümüz başkasının bize cımbızla dans sahnesi yaşattığı korkulu rüya. Geçmişten aktarılan Güç vahşet sonuca boşaldıkça yenilenemeyen ve temiz olmayan enerjiler yüzünden zayıflaşır. Ve zayıf bir gün bu kendi kendine hazırladığı senaryoda birini bekler. Gel ve beni yık diye. Bu sebeple herkes kendi güç ve güçsüzlüğünde kendi şeytanıyla baş başadır. Ve güç Şeytan ile yakın ilişki içindedir. Hermetik kaynakların 3 kelimesinden biri Şeytan ‘dır. Ve dünyayı onun oluşturduğunu bu sebeple hayatın azap ve kan dolu olduğunu düşünürler. Toplumdan genellikle dışarı itilen ve de zaten endilerinin saklanarak gizli yerde kendilerini aha güçlü hissetmeleri sebebiyle genellikle bu hermetik cemiyetler karanlıkta kalan gizli baykuşlar gibidir. Yılan ve baykuş en önemli simgelerden biridir. Yılan en eski ve dünyanın her tarafından çoğu kabilelere göre iyileştirici ve etkili bir hayvandır. Zehirli bir hayvan olan yılan kendini yenileyebilen ve vücudundaki deriyi atabilen bir hayvandır. Deri atma anı bir gerçeküstü anı gibidir. Gücün ve ihtişamın simgesidir de ayrıca. Sebep olarak zehri ve duruşu karşısında çok büyük hayvanların bile karşılarında duramaması ve de üreme ve yenilenme kabiliyetleridir. Güç yenilenmedikçe bitmeye mahkûmdur. Güçte önemli olan yıkıcılıktır. Güç felsefesinde hâkimiyet ile kurulan ve emilen bir topluluk vardır. Topluluktan çekilen enerji ile güç kendini büyütür. Sıradan insanı yaşamı dışında uzun yolculuk yapan bir keşiş en zor kış şartlarını da en yakıcı sıcak havaları da yaşar. Ve hala yaşamına devam edebiliyorsa açlık ile ve de hayatta kalmak için karşısına çıkacak insanlar ile savaşı vardır. Ve hala hayatta ise en zor durumları yaşamış ve en kötü badirelerde insanoğlunun ruhunu an an gözlemleme ve kendinden aynen yaşama imkânı bulmuştur. Bu sebeple bakışlarında bir yakıcılık ve içi görme vardır. Güç sonuçta tek bir kişiye ait gibi göründüğü için pek toplum tarafından sevilmeyen ve dinlerde pek kötü anılarak pek işlenmeyen bir konudur. Ve güç görecelidir. Çünkü eğer dünyada insan yok ise ve sen bir adada isen gücü ne yapacaksın. Güç bu zamanda bir tomar kâğıt çıkaran bir medya patronu olmak olabilir. Güç askeri bir güç olabilir. Güç genellikle ana amaç değildir toplumlarda. Bunu amaç edinen insanlar genellikle tarihten çok kolay silinmişlerdir. İskender Güçlüydü, lakin sadece güç için hayatını at sırtından geçirmemiştir. Güç amaç değil de doğal gelişen göreceli bir bakış açısından tüm insanın yaşamları dâhilinde olmuştur. Ana amaçları güç olanlar pek dünyada varlıkları uzun sürmemiştir. Güç, para ile çok yakın ilişki içindedir. Para ile yakın ilişki içinde olmak etkili olmak ile çok yakındır. Ama bir durum var. Başka insanlar yoksa kaç tane portakal ağacının olması bir anlam ifade etmiyor. Bu sebeple kendi şeytanı ile hesaplaşmayan ve başkaları üzerinde güç arayışı içinde olan insan bir sülükten başka bir şey değildir. Çünkü başka insanlar yok olursa aradığı şeylerin bir anlamı olmayacaktır. O zaman kendisinin tek başına bir anlamı yoktur.

İnsanın Burçlar Kuşağındaki Yürüyüşü - Hasan Kocabaş